Tanınmış Marka Sicili Tartışmasına İlişkin Güncel Gelişmeler

Türk Patent ve Marka Kurumunun (“TÜRKPATENT”) tanınmış marka sicili, Yargıtay’ın 2020 yılında TÜRKPATENT’in tanınmış markalar için bir sicil oluşturma ve bu sicili tutma yetkisinin bulunmadığı yönündeki kararı sonrasında tartışma konusu haline gelmiştir. (Bakınız: Yargıtay Tanınmış Marka Sicilini Tartışmaya Açtı)

İlk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri bu kararı derhal benimseyerek uygulamalarını değiştirmişken, TÜRKPATENT tanınmış marka kaydı ve siciline ilişkin işlemlerini sürdürmüştür.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (“HGK”) 1 Şubat 2023 tarih ve 2023/83 E. 2023/7 K. sayılı kararında, TÜRKPATENT tarafından tanınmış marka sicili oluşturularak kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğini haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak bu nitelikte görülen markalar için sicil oluşturulmuş ise de; TÜRKPATENT’in kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerektiğine hükmetmiştir.

HGK ayrıca, tanınmışlık hal ve şartlara göre değişken bir nitelik taşıdığından, buna ilişkin istemin müstakil bir talep olarak ileri sürülemeyeceğini, bu nedenle de mahkemece tanınmışlığa ilişkin olarak hüküm kısmında kesin hüküm doğuracak şekilde karar verilemeyeceğini ve tanınmışlığın tespiti isteminin ancak açılan davalarda hadise şeklinde incelenerek belirlenebilecek bir olgu olduğunu da vurgulamıştır.

Bu karar, mahkemelerin davacının tanınmış marka argümanına dayanan taleplerine karar verirken, markanın tanınmış olup olmadığını yalnızca bir ön sorun olarak değerlendirebileceği anlamına gelmektedir. Diğer bir ifadeyle, mahkemeler, hükmün bir parçası olarak bir markanın tanınmışlık statüsünü belirleme yetkisine sahip değildir.

HGK’nın bu kararı, mahkemeler için bağlayıcı niteliktedir ve mahkemelerin, tanınmış marka statüsünün tartışıldığı davalarda bu karar doğrultusunda hüküm tesis etmesi beklenmektedir.

Öte yandan, TÜRKPATENT ise 2024 yılı boyunca bu konudaki uygulamasını değiştirmemiştir ve halen bir markanın tanınmışlığının tespiti ve sicile kaydedilmesi için başvuru yapılması mümkündür. TÜRKPATENT 2024 yılının Ocak ayında bu başvurular için resmi ücret tarifesini de ilan etmiş olmasına rağmen, konuya ilişkin olarak mevzuatta henüz herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. (Bakınız: TÜRKPATENT’in Tanınmış Marka Kaydı Uygulaması Hakkında Önemli Gelişme)

Bu husus henüz çözüme kavuşturulmamışken, HGK’nın yukarıda belirtilen kararından sonra Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 25 Ocak 2024 tarih ve 2022/4067 E. 2024/620 K. sayılı kararında,  TÜRKPATENT’in tanınmış marka siciline ve tanınmış marka kaydının mal ve hizmetler açısından sağladığı koruma kapsamına dair hususları tartışmıştır. Yargıtay bu kararında, tanınmış markaların tesciline dair kayıtların herhangi bir mal ve hizmet sınıfını içermediğini, dolayısıyla davacının T/… sayılı tanınmış markasının tescil kaydında yer alan "99" ibareli sınıf kaydının, davacıya herhangi bir emtia sınıfında koruma sağlamasının mümkün bulunmadığını ifade etmiştir.

Yargıtay’ın verdiği tanınmış marka kaydının kapsamının tartışıldığı bu kararda, HGK kararı dikkate alınmamış gözükse de gelecekteki davalarda HGK kararının etkisinin görüleceği değerlendirilmektedir.

Tanınmış Marka Siciline İlişkin Beklentiler

TÜRKPATENT’in, tanınmışlık statüsünün tespiti ve kaydı için yapılacak başvurular da dahil olmak üzere 2025 yılına ilişkin resmi ücret tarifesini yakında açıklaması beklenmektedir. Bu süreçte hak sahipleri ve uygulayıcılar, TÜRKPATENT’e tanınmış marka sicilini tutma yetkisi verecek yeni bir düzenlemenin yürürlüğe girip girmeyeceğini merakla beklemektedir.