Giriş
Pek çok ülke hukukunun aksine, Türk Marka Hukukuna çok önceden girmiş kural gereği, bir marka başvurusu ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olan önceki tarihli marka veya marka başvurusu, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin de aynı veya benzer olması durumunda, yeni başvurunun re’sen reddine sebep olabilmektedir. 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren Sınaî Mülkiyet Kanunu (“SMK”) ise bu kuralı yumuşatmıştır. Nitekim SMK uyarınca başvuru sahibinin, Türk Patent ve Marka Kurumu’na (“TÜRKPATENT”) önceki marka sahibinin kendi markası veya marka başvurusu ile aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olan söz konusu marka başvurusunun tesciline ilişkin rıza gösterdiğini belirten noter onaylı bir muvafakatname sunması durumunda, yeni tarihli marka başvurusu, bu sebeple reddedilemeyecektir.
Konunun Önemi
Söz konusu hüküm, yeni markalarının tescil edilmesi arayışında olan ve önceki tarihli ancak kullanımda olmayan markaların varlığı nedeniyle marka başvuruları reddedilen başvuru sahipleri açısından genel olarak olumlu bir gelişme olarak kabul edilmektedir.
Uygulamada, önceki tarihli marka sahiplerinin ciddi ve meşru işletmeler olması durumunda söz konusu hükmün amacına uygun bir şekilde işletildiği gözlemlenmektedir. Bununla birlikte, kendilerinden muvafakatname istenen bir takım fırsatçı önceki tarihli marka sahipleri kullanmadıkları mal ya da hizmetler için dahi muvafakatname karşılığında başvuru sahiplerinden makul olmayan ücretler talep edebilmektedirler. Bu gibi durumlarda söz konusu markalara karşı Fikri ve Sınaî Haklar Mahkemeleri nezdinde her zaman için kullanmama nedeniyle iptal davaları açılması mümkünse de, bu imkan, markalarını hızlı ve sorunsuz bir şekilde tescil ettirmek isteyen işletmelerin ihtiyaçlarını karşılamamaktadır. Ayrıca, mahkemeler nezdinde görülen davalar genellikle zaman ve para açısından da maliyetli olmakta, muvafakatname uygulaması getirilmesi ile amaçlanan fayda tam olarak elde edilememektedir.
SMK’nın 26. ve 192. Maddeleri uyarınca Ocak 2024 tarihinden itibaren TÜRKPATENT, markaların kullanmama sebebiyle iptaline ilişkin talepler üzerinde karar verme yetkisine sahip olacaktır. Bu düzenlemenin yürürlüğe girmesi ile kullanmama nedeniyle iptal süreçlerinin kısalacağı öngörülmektedir.
Diğer bir husus da muvafakatname veren bir marka sahibinin marka başvurusu ilana çıktığında sonradan SMK’nın 18. Maddesi uyarınca başvuruya itiraz edebilme imkanıdır.
Böyle bir durumun ortaya çıkmaması için ise önceki tarihli marka sahibinden muvafakat alınırken markaların birlikte var olmasına dair bir sözleşme yapılabilir. Böylece başvuruya ilandan sonra muvafakatname veren önceki marka sahibi tarafından itiraz edilmemesi sözleşmesel olarak güvence altına alınabilir.
Sonuç
Kanaatimizce, bu yeni hükmün olumlu sonuçları, başvuruların ilanından sonra tesciline engel olabilecek durumların da engellenmesi ve kullanmama sebebiyle iptal taleplerinin Kurum nezdinde görülmesinin başlaması ile hissedilecektir. Bu zamana kadar ise, yeni markalarını tescil ettirmek isteyen işletmelerin, kullanımda olmamasına rağmen tescile engel oluşturan markalar nedeniyle zor süreçler yaşamaya devam etmesi olası gözükmektedir.