İlaç Sektöründeki İkinci Tazminat Kararı

2018 yılında, İstanbul Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi haksız olduğu iddia edilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle uğradığı zararlar için bir jenerik ilaç firmasına tazminat ödenmesine hükmetmiş olup; söz konusu karar ilaç sektöründe Mahkemeler tarafından bu konuda verilen ilk karar olmuştur. Orijinal ilaç üreticisi şirket ile jenerik ilaç şirketi arasındaki ihtilaf, bir tecavüz iddiasından kaynaklanmış, Mahkeme ihtiyati tedbire karar vermiş, ancak daha sonra bilirkişi raporunda yer alan bulgulara dayalı olarak ihtiyati tedbir 13 ay sonra kaldırılmıştır. Jenerik ilaç firması da, jenerik ürünü piyasaya süremediği için zarara uğradığı gerekçesiyle tazminat davası açmıştır.

Patent sahibi bu davada, jenerik ilaç şirketinin sahip olabileceği, varsayıma dayalı pazar payının hesaplanabilmesi için Mahkeme’nin aynı dönemde farklı pazarlarda mevcut olan başkaca benzer ürünler ile karşılaştırma yapması gerektiğini öne sürmüştür.

Delillerin incelenmesinin ardından bilirkişiler, benzer ürün pazarlarındaki satış verilerinin karşılaştırılmasına dayalı olarak pazar payını hesaplamışlardır. Aynı zamanda bilirkişiler jenerik ilaç şirketinin sahip olacağı pazar payına ilişkin farazi farklı senaryolar üzerinden de incelemeler gerçekleştirmiş, . Mahkeme bilirkişilerin işaret ettiği senaryo ve rakama dayalı olarak tazminata hükmetmiştir.

Benzer konuda ikinci bir mahkeme kararına da 2020 yılının başında hükmedilmiştir. Bu sefer, jenerik ilaç firması dava konusu ihtiyati tedbir kalktıktan itibaren ilacı satmaya başladığı için zarar ihtiyati tedbirin kalktığı tarihten sonraki dönemin IMS verileri kullanılarak hesaplanmıştır. Ancak, bu davanın en zor kısmı davacı jenerik ilaç şirketinin kar marjının tespit edilmesi hususu olmuştur.

Bu tür davalar bakımından tazminat tutarının hesaplanmasında her olaya uygulanacak tek bir yöntemin benimsenmesi uygun değildir. Zira davaya özgü parametrelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Söz konusu kararların ikisi de ilk derece mahkemesi kararı olup, tarafların bu kararlara karşı temyize başvurma hakları bulunmaktadır.

Haksız ihtiyati tedbirden doğan tazminat davalarında Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki ilgili hükmün kötü ifade edilişi sebebiyle Anayasa’ya aykırılık iddiaları da tartışma konusu olmaktadır. Usulen, mahkemenin ihtiyati tedbire hükmetmesi için yaklaşık ispat yeterli olmaktadır. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 399. maddesi ihtiyati tedbirin kaldırılması halinde lehine ihtiyati tedbire hükmedilen tarafın karşı tarafın zararını tazmin ile yükümlü olacağını düzenlemektedir. Bu hüküm uyarınca, hukuki mevzuat ve kendisine sağlanan koruma kapsamında ihtiyati tedbir talebinde bulunma hakkını kullanan kişilere, herhangi bir kusur ya da kötü niyet incelemesi yapılmaksızın tazminat sorumluluğu yüklenmesi eleştirilmektedir.