2020 yılında çalışan buluşuna ilişkin bedel talebi hakkında bir tahkim yargılaması İSTAC seri tahkim usulüne göre görülmüş olup, bu olay bilindiği kadarıyla, çalışanların buluşları ile ilgili bedel tarifesini ve uyuşmazlık halinde izlenecek tahkim usulünü belirleyen Çalışan Buluşlarına, Yükseköğretim Kurumlarında Gerçekleştirilen Buluşlara ve Kamu Destekli Projelerde Ortaya Çıkan Buluşlara Dair Yönetmelik’in (“Yönetmelik”) uygulandığı ilk ve pilot dosya niteliğindedir.
Söz konusu uyuşmazlık kapsamında, çalıştığı şirket bünyesindeki Ar-Ge çalışmalarına destek veren çalışanın buluşçusu olduğu patente ilişkin işveren şirket tarafından tam hak talebinde bulunulmuş, çalışan ise, tam hak talebi tarihinde yürürlükte bulunan mülga 551 sayılı KHK madde 22, 24, 25 ve 6769 sayılı Kanun madde 115 uyarınca kendisine buluşçusu olduğu patentler için hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini usulüne uygun olarak talep etmiştir.
Çalışan tarafından makul bedelin ödenmesine ilişkin yapılan sözlü ve yazılı talepler ve gönderilen ihtarname işverence dikkate alınmamış ve nihayetinde çalışanın belirsiz süreli iş sözleşmesi feshedilmiştir.
Bu gelişmelerin akabinde, çalışan tarafından makul bedelin tespiti ve tazmini için belirsiz alacak ve tespit davası açılmıştır. Her ne kadar çalışanın davasının dayanağı olan SMK’nın 115/(11) maddesinde yer alan “çalışan buluşları ile ilgili bedel tarifesi ve uyuşmazlık halinde izlenecek tahkim usulü yönetmelikle belirlenir” düzenlemesinin lafzından kanunen zorunlu bir tahkim yolu öngörülmediği anlaşılsa da, yargılamayı yürüten İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, yargılama sırasında yürürlüğe giren ve çalışan buluşlarına ilişkin uyuşmazlıklarda ve bedel tarifesine ilişkin olarak zorunlu tahkim usulünü öngören Yönetmelik hükümlerini dikkate alarak davanın usulden reddine karar vermiştir.
İstanbul Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin söz konusu kararı üzerine, tahkim yoluna gitmekten başka bir yolu kalmayan çalışan tarafından İSTAC nezdinde bir tahkim yargılaması başlatılmıştır. Uyuşmazlığın çözümü için atanan Hakem tarafından makul bedelin belirlenmesinde mevcut düzenlemeleri içeren Yönetmelik’in uygulanmasına karar verilmiştir.
Sürecin devamında Hakem tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan raporda; çalışanın buluşçu olduğu, hukuken tazminata hak kazandığı, çalışanın buluşu olmasaydı işverenlerin ürününün piyasaya çıkamayacağı, patentin ekonomik değerinin yüksek olduğu, işverenlerin çok yüksek oranda karlılık ile ürünü sattıkları ve buluştan… milyon TL değerinde, çok yüksek faaliyet karı elde ettikleri tespit edilmiştir. Ancak kazuistik bir anlayışla hazırlanan Yönetmelik’te yer alan son derece karışık bedel tespit kriterlerinin somut olaya uygulanması sonucunda çalışanın hak kazanacağı tazminatın tahkim yargılaması giderlerini dahi karşılayamayan bir tutar olduğu tespit edilmiştir.
Tahkim yargılamasını yürüten Hakem; Yönetmelik uyarınca belirlenen tutarın hiçbir şekilde SMK m. 115/5, 6 ve 7 hükümlerinin lafzı ve ruhuna uygun olmadığı, somut olayın tüm koşulları dikkate alındığında Yönetmelik tarafından SMK’da belirlenen “makul bedel” ifadesi ve tanımına uygun düşmeyen, tamamen şekli bir hesaplama yöntemi belirlendiği ve adeta SMK’da öngörülen makul bedel hakkını anlamsızlaştırmış olduğu yönünde kanaat getirmiştir. Bu kapsamda, Hakem ortaya çıkan bedelin davalı işverenlerin patentten elde ettiği kar ile orantılı olmamasının yanı sıra hakkın elde edilmesi için dava yoluna başvurulması sürecinde gereken asgari düzeydeki emek ve masraf ile de orantılı olmadığını da belirterek, Yönetmelik’in uygulanması ile tespit edilen bedeli hakkaniyet ilkesi gereğince, beş katı arttırmıştır. Bir diğer ifade ile Hakem mevcut uyuşmazlığın çözümüne uygulanacak Yönetmelik hükümlerinin çalışan buluşçu sayesinde yüksek kazançlar elde eden şirketler karşısında buluşçuya çok düşük tutarlarda tazminata yol açtığını fark ederek bu uygulamayı hakkaniyetli bulmamıştır.