Ürünün Coğrafi Kaynağı Bakımından Halkı Yanıltıcı Nitelikte Olabilecek Marka Başvurularının Tescil Edilemezliğine İlişkin Örnek Karar

Türkiye’de marka tescilinde mutlak ret nedenleri, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 5’inci maddesinde düzenlenmiştir. SMK md. 5/1(f) uyarınca; mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler işaretler mutlak ret nedenidir ve bu işaretlerin marka olarak tescili mümkün değildir.

Uyuşmazlığın özeti

Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT") nezdinde yürütülen itiraz sürecinde “PINAR MADRAN SU” ibareli marka tesciline dayanılarak, “PÜRSU EGE MADRAN” ibareli marka başvurusuna SMK’nın 5 ve 6’ncı maddelerinde düzenlenen mutlak ve nispi ret nedenleri uyarınca itiraz edilmiş; ancak bu itiraz TÜRKPATENT tarafından reddedilmiştir.

TÜRKPATENT’in bu ret kararına karşı itiraz sahibinin yaptığı karara itiraz da reddedilince, itiraz sahibi bu karara karşı dava açmış, ilgili TÜRKPATENT kararının iptalini ve başvuru sahibinin markasının hükümsüz kılınmasını talep etmiştir.

Karar

Yapılan yargılama sonucunda, ilk derece mahkemesi davayı kısmen kabul etmiş; ilgili TÜRKPATENT kararını iptal ederek davaya konu markanın 32. sınıfta yer alan “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” ile yine 32. sınıftaki mallara özgülenen 35. sınıftaki satış hizmetleri bakımından hükümsüzlüğüne karar vermiştir.

Mahkeme gerekçesinde, itiraz sahibinin diğer iddialarının yerinde olmadığı kanaatine varmakla birlikte, “MADRAN” ibaresinin kaynak suyuyla ünlü bir coğrafi yer adı olması nedeniyle halkı yanıltıcı nitelikte olabileceğini belirtmiştir. Madran, Aydın ilinde doğal kaynak suyuyla bilinen bir dağın adı olup “MADRAN SU” ibaresi ise bu bölgeden elde edilen doğal kaynak suyunu tanımlamak için yerleşik biçimde kullanılmaktadır. Bu nedenle, “PÜRSU EGE MADRAN” markasının, SMK md.5/1(f) uyarınca tescile elverişli olmadığına hükmedilmiştir.

Tarafların istinaf başvuruları üzerine dosyayı inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi de ilk derece mahkemesinin değerlendirmesini yerinde bulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi de “MADRAN SU” ibaresinin Madran Dağı’ndan elde edilen doğal kaynak suyunun yerleşik adı olduğunu vurgulamış; başvuru sahibinin daha önce MADRAN bölgesi suyu ile anılan malların üretimi veya bu nitelikteki malların pazarlanması faaliyetiyle uğraştığı veya böyle bir faaliyet izninin bulunduğu konusunda bir iddia ve ispatının bulunmadığını da belirtmiştir. Sonuç olarak, “PÜRSU EGE MADRAN” markasının coğrafi kaynak bakımından yanıltıcı nitelikte olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.05.2025 tarih, 2024/5695 E. ve 2025/3450 K. sayılı kararı ile onanmıştır.

Değerlendirme

Bu karar, bir ürünün coğrafi kaynağına ilişkin yanıltıcı nitelikte olabilecek marka başvurularında, söz konusu coğrafi kaynağın coğrafi işaret olarak tescilli olup olmadığına bakılmaksızın, tüketicilerin korunmasının önemini vurgulamaktadır.

Marka ile ilgili ürünün coğrafi kaynağı arasında gerçek bir bağlantı bulunmaması hâlinde, coğrafi kaynak konusunda halkı yanıltabilecek nitelikteki marka başvurularının reddedilmesi gerektiğinin altını çizilmiştir.

Bu kapsamda, Madran’ın ün kazanmış bir coğrafi kaynak olduğu “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar” mallarına ek olarak, 32. sınıfta yer alan “Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri” mallarının da temel bileşen olarak su içerdiği tespit edilmiş; bu nedenle söz konusu değerlendirmenin 32. sınıftaki tüm mallara uygulanması gerektiğine hükmedilmiştir.

Mahkeme, aynı gerekçeyi 32. sınıftaki mallara özgülenen 35. sınıftaki satış hizmetleri bakımından da uygulamış ve davaya konu markanın bu hizmetler bakımından da yanıltıcı nitelik taşıyabileceğini belirtmiştir. Bu yaklaşım, anılan mal ve hizmetlerin benzer ve bağlantılı olduğunun kabul edilmesi açısından da emsal teşkil etmektedir.

Son olarak, bu karar yalnızca tüketicilerin korunması değil; ilgili bölgede fiilen su şişeleme ve pazarlama faaliyeti yürüten işletmelerin haklarının korunması ve piyasada adil rekabetin temini açısından da önem arz etmektedir.